İçerik
ABD’nin Colorado eyaletinden biraz daha küçük boyutta olan New Zealands ekosistemleri birçok çevresel zorlukla karşı karşıya çünkü ülke hem ekonomik açıdan gelişmiş bir millet hem de bir ada topluluğu. Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok gelişmiş ülke istilacı türler ve endüstriyel kirlilik gibi benzer ekosistem tehditleriyle karşı karşıya kalırken, Yeni Zelanda gibi ada ülkeleri küresel deniz seviyesindeki yükselmelerden ve deniz balıkçılığı gibi doğal kaynaklar üzerindeki baskılardan kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır.
İstilacı türler
İnsan olmayan yerli hayvanların ve bitkilerin Yeni Zelanda ekosistemlerine katılması, yerli türlerin sağlığını ciddi şekilde etkilemiştir. Yeni Zelanda Koruma Dairesi'ne göre, ülkenin ulusal hayvanı olan uçamayan bir kuş olan kivi, tüm yeni civcivlerin yüzde 90'ının stoat gibi istilacı türler tarafından öldürülmesiyle karşı karşıya olma tehlikesiyle karşı karşıya. Tırmanma kuşkonmazı gibi istilacı bitkiler ayrıca arazi boyunca yayılarak ve yerli bitkilerin yenilenmesini önleyerek New Zealands orman ekosistemlerini etkiler.
Endüstriyel kirlilik
Orman ve Kuş örgütüne göre, Yeni Zelanda'daki tüm göllerin tahmini yarısı kirleniyor, çoğu nehirler yüzme için sağlık standartlarını karşılamıyor ve tüm yerel balıkların yarısı tehdit altındaki türler olarak listeleniyor. Bu su yollarının ve ekosistemlerinin sağlığı, tatlı su kütleleri için filtre görevi gören doğal sulak alanların boşaltılmasıyla daha da kötüleşmektedir. Orman ve Kuş organizasyonu, New Zealands sulak alanlarının yüzde 90'ının çerçeveleme ve geliştirme için tahliye edildiğini tahmin ediyor.
İklim değişikliği
Bir ada ülkesi olarak, Yeni Zelanda ekosistemleri, insan kaynaklı küresel iklim değişikliğinin yol açtığı yükselen deniz seviyesiyle de tehdit altında. Yeni Zelanda Çevre Bakanlığı, öngörülen deniz seviyesindeki yükselişlerin, kıyı erozyonunun artmasına ve deniz suyunun diğer tehditlerin yanı sıra acı nehir nehirlerine daha fazla girmesine yol açacağını tahmin ediyor. Bu değişiklikler, erozyonla kaybolabilecek kumul ve nehir kenarı topluluk ekosistemlerini ve saf deniz suyunun tuzluluğunu tolere edemeyen haliç ekosistemlerini tehdit ediyor.
Biyoçeşitliliği Azaltma
Bitkilerin ve hayvanların çeşitliliği ve sağlığı güçlü bir ekosistemin tanımlanmasına yardımcı olur ve genellikle biyolojik çeşitlilik olarak adlandırılır. Yeni Zelanda’da avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, Çevre Bakanlığı’nın “ciddi bir düşüş” olarak değerlendirmesine neden oldu. Yetkililer, Yeni Zelanda'daki yerli kara ve tatlı su kuşlarının yüzde 32'sinin neslinin tükendiğini ve 800 çeşit hayvan, bitki ve mantar türünün tehdit altında bulunduğunu tahmin ediyor.