İçerik
- TL; DR (Çok Uzun; Okumadı)
- Hücrelerin Yapısı ve İşlevi
- Organizmalar Arasındaki Etkileşimler
- Homeostazi Canlıları Yaşatır
- Üreme ve Genetik
- Evrim ve Doğal Seleksiyon
Amiplerden babunlara kadar, tüm canlıların ortak yanları vardır. Beş merkez biyoloji teması, yaşamı cansızlıktan uzaklaştırdı. Virüs al: Hayatta gibi gözüküyorlar, ancak birçok biyolog bu birleştirici özelliklerden bir veya daha fazlasına sahip olmadıkları için onları düşünmüyor. İşte, yaşamı canlı olmayanlardan ayırt etmeye yardımcı olan faktörler.
TL; DR (Çok Uzun; Okumadı)
Biyolojinin beş ana teması hücrelerin yapısı ve işlevi, organizmalar arasındaki etkileşimler, homeostazı, üreme ve genetik, ve evrim.
Hücrelerin Yapısı ve İşlevi
Tüm yaşam formları en az bir hücreden oluşur. 17. yüzyılda, bilim adamları Robert Hooke ve Anton von Leeuwenhoek hücreleri gözlemlemiş ve özelliklerini mikroskoplar altında belirtmişlerdir. Bu ve sonraki gözlemler, hücrelerin tüm yaşamı oluşturduğunu, tüm biyolojik süreçleri gerçekleştirdiğini ve sadece diğer hücrelerden gelebileceğini belirterek hücre teorisinin oluşumuna yol açtı. Tüm hücreler, genetik materyal ve jöle benzeri bir matriste yüzen diğer yapılar içerir, çevrelerinden enerji alır ve dış ortamdan korunmak üzere sarılır.
Organizmalar Arasındaki Etkileşimler
Vakumlarda organizmalar yoktur. Her canlı, belirli bir habitata benzersiz bir şekilde adapte olmuş ve aynı bölgedeki diğer organizmalar ile özel ilişkiler geliştirmiştir.
Ekosistemlerde, bitkiler kendi yiyeceklerini yapmak için güneşten gelen ışık enerjisini kullanırlar; bu da bitkileri tüketen diğer organizmalar için bir enerji kaynağı haline gelir. Diğer canlılar bu bitki yiyen organizmaları yer ve enerjiyi alır. Bitkiler ve hayvanlar öldüğünde, enerji akışı durmaz; bunun yerine, ölü organizmaları parçalayan temizleyiciler ve ayrıştırıcılar sayesinde enerji toprağa ve çevreye geri aktarılır.
Yaşam formları arasında çeşitli bağlantılar vardır. Yırtıcı hayvanlar av yerler, parazitler besinleri bulur ve başkalarının pahasına korunur ve bazı organizmalar birbirleriyle karşılıklı olarak faydalı ilişkiler kurar. Sonuç olarak, bir türü etkileyen değişiklikler ekosistem içindeki diğerlerinin hayatta kalmasını etkiler.
Homeostazi Canlıları Yaşatır
Değişim, ölümü canlı bir şeye yarayabilir. Bir organizma tarafından kullanılan enerjinin çoğu tutarlı bir iç ortam sağlar. Tek hücreli organizmalar sıvılarını, asitliklerini ve sıcaklıklarını nispeten sabit tutarlar.
Çok hücreli canlılarda, tüm organ sistemleri sıvılar, iyonlar, asitlik, gazlar ve atıklar gibi maddeleri dengelemek için birlikte çalışır. Her tür, tolerans aralığında yalnızca belirli çevresel koşulları tolere edebilir. Bu aralığın dışında, bir türün tüm üyelerinin öldüğü hoşgörüsüzlük bölgesi yatıyor. Dış ortam değiştiğinde, bireyler sürekli uyum sağlayarak sabit bir iç ortam sürdürmek zorundadır. Aksi takdirde yok olurlar.
Üreme ve Genetik
Tüm organizmalar yavruları için ürer ve özellikleri iletir. Aseksüel üremede, yavrular ebeveynlerinin tam kopyalarıdır. Daha karmaşık yaşam formları, birlikte üreyen iki birey içeren cinsel üremeye dayanır. Bu durumda, yavrular her bir ebeveynin özelliklerini gösterir.
1800'lerin ortalarında, Gregor Mendel adlı bir Avusturyalı rahip, cinsel üreme ve kalıtım arasındaki ilişkiyi araştıran bir dizi ünlü deney yaptı. Mendel, gen adı verilen birimlerin kalıtımın belirlendiğini ve ebeveynlerden yavrulara geçilebileceğini fark etti.
Evrim ve Doğal Seleksiyon
1800'lerin başlarında, Fransız biyolog Jean Baptiste de Lamarck, bazı özelliklerin kullanımının varlıklarını güçlendireceğini ve kullanılmamasının sonraki nesillerde sonunda kaybolmalarına yol açacağını varsaydı. Lamarck'a göre bu, yılanların bacakları kullanıldığında kertenkelelerden nasıl geliştiğini ve zürafa boynuzlarının germe ile nasıl uzadıklarını açıklar.
Charles Darwin, doğal seleksiyon adı verilen kendi evrim teorisini kurdu. Darwin, HMS Beagle gemisinde bir doğa uzmanı olarak görevinden sonra, tüm bireylerin belirli bir ortamda hayatta kalmalarına, üremelerine ve genlerini soylarına aktarmalarına izin veren farklılıkları olduğunu iddia eden bir teori oluşturdu. Ortamlarına zayıf bir şekilde adapte olan bireyler, çiftleşmek ve genlerini geçmek için daha az fırsata sahip olacaktır. Sonunda, daha güçlü bireylerin genleri sonraki popülasyonlarda daha belirgin hale gelecektir. Darwin’in teorisi, evrim için en kabul gören teori haline gelmiştir.